Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

ORMAN YANGINLARI

01.09.2006, Cumhuriyet

Toprağın eli koludur ormanlar. Toprak da canlı bir şeydir. Yaşadığını yeşererek ifade eder. İnsan nasıl elbisesiyle değişiklik sergilerse, toprak da bitki örtüsüyle giyinir.

Hayvanlar, elbiselerini tüy dökerek ve alttan yeni tüyler çıkararak yeniden giyinirler. Her bölgenin kendine özgü giyinme tarzı oluşur ve her canlının kendince giyinme tarzı gelişir.

Yanan bitki örtüsü, yani toprağın giysisi.

Sadece bitki örtüsü mü?

Çiçeği, börtü böceği, bin bir türlü canlı yanıyor.

Toprağın ta kendisi yanıyor.

İnsan yanık geçirince nasıl yanıyor ve nasıl dayanılmaz bir görüntü çıkıyorsa toprak da yanınca öyle oluyor.

Her yaz, karabasan basar ülkemizi. Her ağustos yangın haberleriyle çalkalanır...

Her yaz yangın uçaklarını tartışırız.

Kışın yaza kadar uyur, yazın temmuz sonu ağustosta yangını tartışırız. Kimi zaman bir tiryakinin izmaritiyle, kimi zaman et-mangal artığıyla yanar . Bunca televizyon, gazete var. Bunca okul var. Hangisinde ağaç sevgisinden bahsedilir?

Kim eğitecek bu toplumu?

Ya hamaset ya eleştiri bombardımanı arasına sıkışır kalırız.

****

Eylül gelince suskunluk örter üstümüzü. Kışın, yaza kadar tele-vole, çalkala programları alır başını gider.

Ağaç deyince aklına değnek-odun gelen halkımıza, orman ne manaya gelir?

Yak, tarla yap!

Yak, gecekondu yap!

Güzelim Akdeniz, Ege kıyıları, yorgun halkımıza, ormanları yakılıp, zeytinlikleri sökülüp gidip-gelemediği yazlık yapılmadı mı?

Ne yapsın garipler? Otele-motele gidemiyor, pansiyona sığamıyor! Mülkiyet hastalığıyla onlara da kooperatif kurarak örgütlü gecekondular yaptırmadık mı?

Yunanlı yazarların, şairlerin eserlerini süsleyen zeytin ağaçları, incir ağaçları nerde şimdilerde?

Zeytin üretip yemeyen, yemesini bilmeyen, fındıktan katma değer üretemeyen, ancak mangalcılara iyi kömür üreten halkım.

Akdeniz-Ege kıyılarını taşa döndüren, Karadeniz kıyılarını otoban yapan, zekâ özürlü yöneticiler...

Yangın olunca timsah gözyaşları döküp sonra da bir haftada unutanlar...

Kış boyu TV-radyo ve diğer eğitim ve iletişim araçlarını kullanarak halkı eğitmek aklınıza gelmez mi?

Çocuklara ağaçları tanıtsak, bitki örtüsü nedir diye bilgilendirsek, nerde...

Biri Bizi Gözetliyor, Gelinim Olur musun, hangi köhnemiş artist eskisi kiminle programlarına devam.

Bahçe yarışmaları yapsa belediyeler sünnet şenliği yerine.

****

Toprak anayı anlatsak, öğretsek, sevdirebilsek.. nerde?..

Ormanlar ortak malımızdır diyebilsek...

2B alanları kullananların malıdır desek!..

Çiçeği-böceği, ağacı-ormanı yani ülkem, yani toprak ana, yani vatan bizim diyebilsek!

Göremeyen Âşık Veysel 'in gördüklerini görebilsek... Ve Veysel Usta'nın ''Kara Toprak'' ını anlasak...

''Dost dost diye nicesine sarıldım

Benim sadık yarim kara topraktır

Beyhude dolandım boşa yoruldum

Benim sadık yarim kara topraktır

 

Karnın yardım kazma ile bel ile

Yüzün yırttım tırnak ile el ile

Yine beni karşıladı gül ile

Benim sadık yarim kara topraktır

 

İşkence yaptıkça bana gülerdi

Bunda yalan yoktur herkesler gördü

Bir çekirdek verdim dört bostan verdi

Benim sadık yarim kara topraktır''

Veysel yürekli olmamız umuduyla...


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime