Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

ŞİDDETİ İÇSELLEŞTİRİYORUZ

21.04.2006, Cumhuriyet

Şiddeti yaşamın her alanında içselleştiriyoruz. Şiddeti bir iletişim yöntemiymiş gibi görüp kullanma eğilimindeyiz.

Okullarda henüz lise öğrencisi çocuklarımız birbirini bıçaklıyor. Kimi aşkına karşılık vermeyen gencecik bir kızın, kimisi de sevmediği arkadaşının canına kıyıyor.

Aileden başlayan bu iletişim sorunu yaşamın her alanına tüm vahşetiyle yansıyor. Bazılarının gücü evdeki karısına ya da çocuğuna yetiyor. Sonuçta aile içi şiddet olgusu evdeki dayakla başlayıp toplumun her katmanına yine şiddet olarak yansıyor.

Sevmediklerimize, sözümüzü geçiremediklerimize şiddetin farklı biçimlerini uyguluyoruz. Bunu olağan sayıp sorunlarımızı şiddetle çözmek eğilimindeyiz.

AKP hükümeti de bunu böyle görmüş olacak ki, Türk Ceza Yasası 'nda birtakım değişiklikler yapmaya niyetlenmiş. Bu değişikliklere göre aile içi şiddet resen soruşturulan suçlar kapsamından çıkıp, şikâyete tabi suçlar kapsamına alınacakmış. Bu değişikliğin gerekçesi ise tasarıda şu cümleyle açıklanıyor: ''Aile bireylerine karşı işlenen kasten yaralama suçunun, ağırlığına bakılmaksızın, resen yani şikâyet aranmaksızın soruşturulabilir bir suç haline getirilmesi, örneğin, bir tokat atılması halinde dahi aile bireyleri arasındaki ilişkiye hukuk adına müdahil olmayı gerektirmektedir.''

****

Bu tasarının gerekçesine göre tokatı şiddet saymayacağız, onu olağan görüp örneğin çocuk yetiştirirken kullanacağız. Böylece çocuğumuz da ailesinden öğrendiği bu yöntemi yaşamının başka alanlarına taşıyıp o da okulda bir arkadaşına tokat atacak. Tokat kesmezse başka yöntemlere başvuracak. Bizler de okullarda şiddet neden artıyor sorusuna yanıt bulmaya çalışacağız.

Ekranlardan töre cinayetinin hedefi olmuş genç kızlarımızın, kadınlarımızın dramlarını izleyip hayıflanacağız.

Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu 'nun yaptığı araştırmaya göre, Türkiye'de ailelerin yüzde 34'ünde fiziksel şiddete rastlanıyormuş. Şiddete maruz kalanların yüzde 80'i ise yapacak fazla bir şey olmadığına inanıyor.

Başka bir araştırmaya göre ise kadınların yüzde 58'i yalnızca kocalarından değil, nişanlılarından, sevgililerinden ve hatta içinde kadınların da dahil bulunduğu kocalarının ailelerinden şiddete maruz kalıyor.

Şiddet insanı sindirmeye, yok etmeye dönük hem fiziksel hem de ruhsal tümlüğüne yapılmış ağır bir saldırıdır. Şiddeti, üstelik insanın en yakınlarından, ailesinden gelen şiddeti yasalar önünde kabul edilebilir hale getirmek, onu özendirmektir.

****

Türkiye'de siyasete egemen olan yaklaşımdan tutun da töre cinayetlerine kadar uzanarak yaygınlaşan anlayışın nedeni de bu şiddet kültürüdür.

Bu ülkeyi yönetenlere düşen görev şiddeti toplumun her alanından uzaklaştırmaktır. Tam tersine yaklaşımlarla yasalarda yapılacak değişiklikler şiddeti arttırmaktan başka hiçbir şeye yaramayacaktır.

AKP hükümetinin Ceza Yasası'ndaki bu değişikliği yapmaya dönük girişiminin sonuçları hepimize daha fazla şiddet olarak geri dönecek. Eğer tasarı bu haliyle yasalaşırsa, şiddetin yarattığı toplumsal travmanın bedellerine en ağır biçimiyle katlanmak zorunda kalacağız.

Yapılması gereken her alanda barış ortamının sağlanması için gereken tüm tedbirleri almaktır.

Önce çocuklarımızı ve kadınlarımızı şiddetten koruyarak işe başlayalım.


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime