Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

AB SEMPOZYUMU

15.04.2011

Keskin: Bu nasıl demokrasi

Keskin: Başbakan bizi tehdit etti.

-AB serüveni masaya yatırıldı

-AB Çifte standarlı Türkiye yanlış yolda!

EKSEV tarafından düzenlenen ve  Avrupa'daki 11 Türk kökenli parlamenteri buluşturan sempozyumda, Almanya'dan Hakkı Keskin,  Başbakan Erdoğan'ın Avrupalı milletvekillerine yönelik eleştirisini "Bu tehdittir, bu nasıl demokrasi?" diye  eleştirdi. İngiltere'den Ayfer Orhan ise, Avrupa'nın Türkiye'den korktuğunu kaydederek, "Siz kocaman bir  ülkesiniz, onların size ihtiyacı var" dedi.

Avrupa Parlamentolarında görev yapan Türk Kökenli 11 Milletvekili EKSEV tarafından Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Salonu'nda 'AB sürecinde Türkiye açısından yanlış giden ne?' konulu sempozyumda bir araya gelerek, Türkiye - AB ilişkilerini masaya yatırdılar. Konuşmacılar, AB'i Türkiye'ye karşı çifte standartlı olmakla eleştirirken, Türkiye'nin de ev ödevini yapmadığını, özellikle son dönemlerde medya ve ifade özgürlüğü konusunda çok olumsuz gelişmeler yaşandığına işaret ettiler.

Esenkent Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı (EKSEV) Başkanı Dr. Gürbüz Çapan tarafından düzenlenen 'AB sürecinde Türkiye açısnıdan yanlış giden ne?" konulu sempozyum Bahçeşehir Üniversitesi Fazıl Say Salonu'nda yapıldı.

Sempozyuma, Dışişleri eski Bakanı Murat Karayalçın, Avusturya Muhafazakar Parti Milletvekili İçişleri Bakanı Danışmanı Şirvan Ekici, Danimarka Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Hüseyin Araç, Belçika Sosyalist Parti Milletvekili Fatma Pehlivan, Almanya Sosyal Demokrat Parti Avrupa Parlamentosu Milletvekili Hakkı Keskin,  Avusturya Yeşiller Partisi Milletvekili Alev Korun,  Belçika Hristiyan Demokrat Parti Milletvekili Mahinur Özdemir, Alman Sosyal Demokrat Milletvekili Dilek Kolat,  Alman Yeşiller Partisi Milletvekili Bilkay Öney, İngiliz İşçi Partisi eski Milletvekili Adayı, Belediye Meclis Üyesi Ayfer Orhan, Norveç Milletvekili Mert Efe Bartınlıoğlu konuşmacı olarak katıldı. Sempozyumu CHP Milletvekili Adayı DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel,  CHP İl Disiplin Kurulu Başkanı Avukat Osman Gürcan Çelikkol, CHP Beylikdüzü İlçe Başkanı Ekrem İmamoğlu ve çok sayıda davetli izledi.

Çapan: Fransa'ya Fransız değiliz

EKSEV Başkanı Dr. Gürbüz Çapan, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada, 'Türkiye'de hükümetin AB konusunda çelişkili politikalar takip ettiğini belirterek, “Bir gün hem Libya'yı savunuyorsun, hem teskere meclisten geçmeden denizaltıları yola çıkarıyorsun.. Sonra Fransa'ya posta koyuyorsun. Bir yanda Mısır halkının yanında oluyorsun, diğer yanda milyonlarca gencin geleceğini çalan şifreli sınavlardan tatmin oluyorsun” diyerek Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi. 

Türkiye'nin AB'e girmek istediğini ancak gelinen süreçte; Suriye, Libya, Ürdün gibi ülkelerle vizeleri kaldırdığını ve yüzünü Doğu'ya döndüğüne işaret eden Dr. Çapan, "Bizim kıblemiz batıdır. Bu cumhuriyetin kıblesi batıdır, bu ülkeyi kuranların kıblesi batıdır. Batı medeniyeti bizim hedefimizdir. Biz Fransa’ya Fransız değiliz. Fransa'yı aydınlanmanın beşiği olarak biliriz” diye konuştu. 

Türkiye'de AB uyum yasalarının çıkarıldığını ancak uygulanmadığına da işaret eden Çapan, Başbakan Erdoğan'ın AB Parlamenterler Meclisi'nde Ahmet Şık'ın kitabıyla ilgili yaptığı ''bombalı' açıklamayı da eleştirdi.

Pehlivan: Basın ve ifade özgürlüğü baskı altında

Gürbüz Çapan'ın ardından kürsüye ilk olarak Belçika Sosyalist Parti Milletvekili Fatma Pehlivan geldi.

Yurt dışında çeşitli ülkelerde dört milyon dolayında Türk insanının yaşadığını, Belçikadakilerin yüzde 79'nin ise Belçika vatandaşı olduğunu bildiren Pehlivan, Türk insanın yurtdışında eğitim düzeyinin çok düşük olmasından şikayet etti. Pehlivan 'Bugün Türklerin ancak yüzde 3'ü üniversite eğitimi almış durumda. Bu çok düşük bir oran.'dedi.

Türkiye'nin yurt dışındaki insanına uzun yıllar 'Bunlar döviz getercek insanlar' diye baktığını, yabancı ülkelerde ise kendilerine, 'Bunlar nasıl olsa yarın gidecek' diye bakıldığını belirten Pehlivan, 'Ne yazık ki kimseler bizlerin sorunlarıyla ilgilenmedi. Kendisinin Dış İlişkiler Komisyonu üyesi olarak komisyonda bir yandan Türkiye'ye karşı olanlara büyük mücadele verdiğini orda da başarı kazandıklarını anlatan Pehlivan, 'Yanlış şeyler de gelse savunmaya çalışıyoruz ama içimiz cız ediyor. Yanlışı da çok savunamıyorsun. Türkiye'de ilk yıllarda AB konusunda çok büyük heyecan, istek görmüştüm. Ama sonra bu bitti. Bir durgunluk dönemi başladı. Dosyalar açılmıyor artık' diye konuştu.

Fatma Pehlivan, Türkiye'de CHP'nin de AB konusunda sınıfta kaldığını söyledi. Pehlivan, “Türkiye'nin AB süreci daha da uzayacak gibi. Maalesef Türkiye'de muhalefette bu konuda çaba göstermiyor. CHP'yi bu konuda çok yetersiz buluyorum. Türkiye siyasetinde hiç uzlaşma geleneği de yok. Hükümet AB'i destekliyor diye sen hareketsiz mi kalmalısın” diye konuştu. Pehlivan, Türkiye'de basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskıların da giderek artığına işaret etti. Ayrıca Türkiye'de halkın da yüzde 70'inin AB'ye karşı olduğunun araştırma sonuçlarıyla ortaya çıktığını söyleyen Pehlivan bunların Türkiye-AB ilişkileri açısından olumsuz olduğunu söyledi.

Araç: İnsan hakları ihlali istemiyoruz

Danimarka Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Hüseyin Araç, Danimarka'daki Türklerin karşılaştığı güçlükleri dile getirdikten sonra,  “Doğduğumuz ülke ile doyduğumuz ülke arasındaki bağları sağlam tutmaya çalışıyoruz” dedi. Avrupa nüfusunun yaşlanan bir nüfus olduğuna dikkat çeken Araç, “Avrupa'nın genç kaliteli üreten genç nüfusu ihtiyacı artıyor. Avrupa’nın düşünen ve üreten insana ihtiyacı artıyor. Avrupa ürettiğini satacak pazar arıyor. Avrupa doğalgaz ve petrol kaynakları, su havzalarının bulunduğu Kafkaslarda, Ortadoğu’da, güvenilir müttefiklerinin olmasını ister. Bu nedenlerle AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı var. Ama Türkiye'nin de ev ödevini iyi yapması lazım. Kadına şiddet istemiyoruz. Savunamıyoruz. İnsan hakları ihlali istemiyoruz. Şifreli eğitim istemiyoruz. Üreten, eğitimli, kadına, düşünceye, fikre saygılı demokrat bir ülke istiyoruz” dedi

 Ekici: Her yanlışta ilk şamarı biz yiyoruz

Avusturya Muhafazakar Parti Milletvekili Şirvan Ekici ise Türkiye yüzünden yurt dışında zaman zaman adeta şamar oğlanına döndüklerini söyledi. Kendisinin aynı zamanda İçişleri Bakanı Danışmanı olduğunu hatırlatan Ekici, şöyle konuştu. "Şimdi Muhafazakar Parti'de Türkiye’ye karşı olanlar da çok. Bir konu oluyor. Öyle desen partilin Avusturyalı kızıyor, böyle desen Türkiye kızıyor. Yani ne yapsak şamar yiyoruz. Baktık olacak gibi değil, 'iyisi mi sen o zaman içinden geleni doğru bildiğini konuş diyerek' içimizden geldiği gibi konuşmaya başladık” dedi

Türkiye'den gelen her olumsuzlukta ilk şamarı kendilerinin yediğini söyleyen Ekici, “Aile içi şiddet, töre cinayeti, kadına şiddet olayları çok olumsuz etkiler yaratıyor. Savunamıyorsun. Türkiye'nin bu konuda imajı çok kötü. Türkiye'nin AB yolu biraz soru işaretli. Yarım evlilik olsun istemiyoruz. Soru işaretleri varsa bunları kaldırmadan evlilik olmaz. İnşallah o soru işaretleri gider de Türkiye AB'ye üye olur”

Keskin  AB'yi de eleştirdi, Erdoğan'ı da

Alman Sosyal Demokrat Parti Milletvekili Hakkı Keskin ise kendisinin 30 yıldan fazla Alman hükümetini eleştirdiğini, ancak bu süreçte kimsenin ortaya çıkıp 'Hoop sen ne eleştiriyorsun' diye kendisine çıkışmadığını hatırlatarak, “Ama kitap yakılmasını eleştirdik. Başbakan bizim de katıldığımız Avrupa Parlamentosu toplantısında bizleri azarlar gibi konuşuyor. ‘Hadlerini bilsinler’ diyor. ‘Ezilirsiniz’ diyor. Bu nasıl demokrasi? Başbakan bizi tehdit ediyor. Doğrusu hayret ettik” dedi.

Daha sonra AB'nin temel özelliklerini hatırlatan Keskin, AB'nin de Türkiye'ye asla eşit davranmadığını ve çifte standartlı bir yaklaşım içinde olduğunu söyledi. Keskin şöyle konuştu: "AB daha önce hiç bir ülkeye 'ucu açık' bir tarih vermedi. Türkiye hariç her ülkeye bir üyelik tarihi verildi, Türkiye'ye verilmedi. Türkiye hariç hiçbir ülkeye 'O ülke halkı referandum yapacak' şartı konmadı. Türkiye tüm koşuları yerine getirse bile AB'nin Türkiye'yi kabul etmeyeceği hakkı vardır şeklinde madde var. Böyle bir madde hiç bir ülke müzakeresine  konmadı” dedi

AB'ni çifte standartlı olmakla eleştiren Keskin, Türkiye'de de AB kriterleri açısından çok olumsuz gelişmeler yaşandığına işaret etti. Keskin, “Türkiye'de yüz binlerce insanın telefonu dinleniyor. Yargı bağımsızlığı yok ediliyor. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü yok edilmiş durumda. Medya büyük baskı altında. Tutuklu gazeteciler açısından Türkiye birinci sırada. Ergenekon diye bir ne olduğu belli olmayan bir örgüt nedeniyle çok sayıda kişi suçunu bilmeden yıllarca içerde tutuluyor. Üniversitelerde özgür düşünce yok” diye konuştu.

Kitap toplatılması olayını da sert bir şekilde eleştiren AP Milletvekili Keskin, “Hangi çağdayız, Ortaçağda mıyız? Kitapta bomba yapımımı anlatılıyor?” diye sordu. 

Keskin daha sonra AB'nin dünyanın ekonomik olarak en önemli gücü olduğunu, ancak bunun siyasi yansımasının olmadığını belirterek, “AB Türkiye'yi çıkarları için alacak. Yeter ki Türkiye'de AB'ye girmek istesin” dedi.

Orhan: Türkiye'den korkuyorlar

Toplantıda konuşan İngiliz İşçi Partisi Anfield Belediye Meclis Üyesi Ayfer Orhan ise Türkiye'nin çok büyük bir ülke olduğunu ve Avrupalıların Türklerden korktuğunu öne sürdü. Orhan, “Siz kocaman bir ülkesiniz. Onların size ihtiyacı var” dedi.

Orhan konuşmasında, Türklerin ilk göç yıllarında özellikle Londra’da çok büyük güçlüklerle karşılaştıklarına işaret etti. Londra kenarlarında küçük küçük mahalleler oluştuğunu, bu mahallelerin uzu süre adeta içine kapanık yaşadığına işaret eden Orhan, artık Londra'da Türk okullarının açıldığını, Türk işyerlerinin olduğunu belirtti. Türklerin, genç, atak ve büyük  nüfusuyla, ekonomisiyle Avrupalıları korkuttuğunu söyledi.

Özdemir: Belçikalı Türklerin % 64’ü, Müslüman olduğumuz için AB’ye giremediğimizi düşünüyor

Brüksel Parlamentosu’nun başörtülü Türk Milletvekili Mahinur Özdemir, Belçikalı Türklerin yüzde 64’ünün, Türkiye’nin Müslüman bir ülke olması nedeniyle Avrupa Birliği’ne alınmadıklarını düşündüklerini ifade ederek, "Artık AB süreci o kadar uzun süredir devam ediyor ki insanlarda bezme var. İnsanlar ’zaten sonucu görüyoruz’, ’zaten üye olamayacağız’, ’Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı yok’ şeklinde açıklamaları var. Tabi bunu değiştirmememiz lazım. Belçika’daki demokratik tüm partiler, Türkiye’nin AB üyeliğini tamamen destekliyorlar" dedi.

Eski Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın’ın moderatörlüğünü yaptığı sempozyumda konuşan Brüksel Parlamentosu’nun başörtülü Türk Milletvekili Mahinur Özdemir, "Belçikalı Türklerin yüzde 64’ü, Türkiye’nin Müslüman bir ülke olmasının AB’ye üye olamamasında etken olduğunu düşünüyor. AB sürecinde Türkiye açısından yanlış giden, belki dış ülkedeki Türkleri ihmal etmek olmadı mı, onu sormak istiyorum. Avrupalı Türklerin yeni nesli, toplumla barışık bir şekilde yaşıyor, uyum sağladılar. Katılımcı bir toplum oluşmaya başladı. Fakat yine görüyoruz ki bir statüko var. Avrupalı Türkler, potansiyel Türk olmasına rağmen bir köprü olabilirdi. Fakat seçme ve seçilme hakkını bile halen elde edememiştir. Bu da benim sitemim" diye konuştu.

Belçika’daki tüm demokrat partilerin Türkiye’nin AB’ye girmesi için destek verdiklerini ifade eden Özdemir, buna rağmen Türkiye’nin halen bekletilmesine de ’bezdik’ diye sitem etti. Özdemir, "Daha çok bezdirme politikası. Yani biz bezdik. Belçika, sosyal yapı olarak çok önde gelen bir devlet. Elde ettikleri haklarını ve özgürlüklerini Türkiye realitesinden 50 yıl önce kurulmuş bir toplum olarak görüyorlar. Buraya sadece yazın gelen, birkaç yılda bir gelen toplumda bu düşünce hakim. Yani insanların Türkiye’yi bilmemesi... AB süreci o kadar uzun süredir devam ediyor ki insanlarda artık bezme var. İnsanların ’zaten sonucu görüyoruz’, ’zaten üye olamayacağız’, ’Türkiye’nin AB’ye ihtiyacı yok’ şeklinde açıklamaları var. Tabi bunu değiştirmememiz lazım. Belçika’daki demokratik tüm partiler, Türkiye’nin AB üyeliğini tamamen destekliyorlar" diye konuştu.

’Türkiye’de siyaset yapmayı düşünüyor musunuz’ sorusu üzerine Özdemir, "Her zaman bu konuya hiç sıcak bakmadığımı söylüyorum. Belçikalı bir siyasetçiyim, Türkiye’de siyaset yapmam gibi bir şey söz konusu değil" dedi.

Partisinin siyaset şartlarını benimsediğini ifade eden Özdemir, "Benim partim, eski Hıristiyan Demokrat partisi; fakat 9 yıl önce ismini değiştirerek toplumda seküler olmaya başladı. Partinin ismini Merkez Demokrat Hümanist Parti olarak değişti. Genel Başkanın duruşu ile merkez sola kayabiliyor. Partimin şartnamesinde şöyle bir söylem var; ’din, dil, ırk ayırımı yapmadan herkesi kabul edebilecek bir siyaset yapmak’ ve ben de kendimi bu siyasetin içimde benimsedim ve bu partide siyaset yapmayı uygun gördüm kendi açımdan" diye konuştu.


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
8 (2)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime