Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

29 NİSAN CUMHURİYET MİTİNGİ

04.05.2007, Cumhuriyet

İstanbul al bayraklarla gelincik tarlasına dönüşüverdi. Çağlayan'a ulaşan tüm yollar tıklım tıklım ve cıvıl cıvıldı. "Bindirilmiş" değil "Bin dirilmiş" kıtalar vardı. Bu demokrasi kıtalarının çoğunluğunu kadınlar oluşturuyordu.

1920 'de İstanbul İngiliz işgali altındayken, Sultanahmet Meydanı 'nda, işgale karşı yapılan en büyük mitingin çoğunluğunu da kadınlar oluşturuyordu. O zamanın egemen gelenek ve dini değerlerinin sonucu olarak başları örtülü ama "tehlikenin farkında" oldukları için beyinleri çağa açık ve hatta çağın önündeydiler.

Kurtuluş Savaşı'nın adsız kahramanları kadınlarımızdır. Bir vefa borcu olarak Cumhuriyet onları madalya, heykel, fresk ve resimlerinde erkeğinin yanında resmetmiş, kadının siyasi ve medeni haklarını da teslim ederek onları yüceltmiştir. Erzurum 'da, Rus işgaline ilk bayrak açan Nene Hatun 'un, Kars'ta iki buçuk yıl süren Kurtuluş Savaşı mücadelesinde erkeklerin fikri cephanesi ve moral kaynağı olduğunu bizzat savaşın canlı tanıklarından dinlemişimdir.

Tandoğan'dan sonra Çağlayan'da fitili ateşleyen Prof.Dr. Türkan Saylan , Prof.Dr. Necla Arat ve arkadaşlarını nenelerimizin mirasçısı ve aziz anıları olarak kabul ediyorum.

***

Başı çeken kadınlar "tehlikenin farkında" dırlar. Laiklik ilkesindeki aşınmanın, tüm ortak değerlerimizi aşındıracağını ve küresel efendilerin "böl-parçala-yönet" politikalarına, yeni Sevr ve kargaşalara hizmet edeceğini çok net olarak görmüşler ve duruma el koymak üzere öne çıkmışlardır.

Çığlıklarına sadece İstanbul ve Türkiye değil, dünyada imrenerek bakanlar da olumlu ses vermişlerdir. Topluma özgüven ve cesaret aşılamışlardır. Siyasi partileri aşmış, bütün siyasilere de adeta ders vermişlerdir.

"Ders vermişlerdir" de, acaba siyasiler gerekli dersi almışlar mıdır? Maalesef orası halen tartışmalı. Yaşayacak ve göreceğiz ama seyrederek yaşamayacağız. Çalışarak, karışarak, kendimizi ve konumumuzu yeniden tanımlayarak birleşmenin önündeki engelleri kaldırmak zorundayız. Tehlike sadece AKP'nin sekter, uzlaşmaz ve antidemokratik eğilimlerinde değil. Tehlike, bu tehlikeyi göre göre küçük hesapların içinde kaybolan siyaset erbabının da uzlaşmaz tutumundadır. Tehlike; farklılıkları ortak yanlarımızdan daha çok öne çıkaran, soğuk savaş sırasında belki geçerli olabilecek ama bugün yeniden gözden geçirilmesi gereken klasik sağ ve sol anlayışı değiştiremeyen kafalardadır. Okyanus ötesinden gelen emperyal saldırı burnumuzun dibinde yeni haritalar çizerken, küresel sermaye doğrudan yatırım yerine rant ve ucuz satın almalar peşinde koşarken, taşeron AB ülkemize ihraç etmek istediği çifte standartlı demokrasi ile yeni azınlıklar üretmeye çabalarken, 1920 'nin ruhunu taşıyan yeni bir TBMM oluşturamazsak gelecek kuşaklar bizi affetmeyecektir.

***

Ey kadınlar!.. "Bizim kadınlarımız... / anamız / avradımız / yârimiz" Kurtuluş Savaşı sizin omuzlarınızdan geçti. Dün cephenin daha çok gerisindeydiniz. Bugün ise iktidarı ve muhalefeti ile çözüm üretmekte zorlanan parlamentomuzun, aymazlıklarından kurtarılmasının askeri müdahalelerle değil yeni bir demokratik darbe ile gerçekleştirileceğini haykıran da sizler oldunuz.

Dün cephenin önünde Atatürk vardı. Bugün Anatürk ' ler...

Sağ olun var olun...


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
0 (0)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime