Dr. Gürbüz Çapan
Sayfa Sonuna GitGeri Git
A- A A+

TÜRBAN - ZİNA

06.10.2004, Cumhuriyet

Yiğit Türk halkı, yoksullaştıkça estetik duygusunu da kaybetti. Eskiden Osmanlı'da kadınların giyimi çok ağdalı olurdu. Gerek sanat çevresi, gerekse tüccarlar giyim konusunda birbirleriyle yarışmaya başladılar. Daha sonra gayrimüslimlerin giyimleri ''tek'' e düştü, yarışamadılar onlarla. Mesela, ilk başta kırmızı giyenler Yahudilerdir, sarı giyenlerse Ermeniler... Osmanlı'nın kendi yönetim erkânı da farklı farklı giyinirdi. Yeniçeri kıyafeti ayrıydı, sadrazam kıyafeti, padişah kıyafeti farklıydı. Onlar, hep bir zevkin ayrıntıları gibi gözükür. Eski dönemde giyim üzerine ferman çıkarılırdı. Mesela; Sultan II. Mahmut , kılıç zoruyla giydirdi fesi ve yine Mustafa Kemal (Şapka Devrimi ile) çıkardı fesi başımızdan. Yukarıdan aşağıya modernite çalışması III. Selim ile başladı; o gün - bugündür gidiyor...

Devlet, ''Türban Yasağı'' kanunlarıyla uğraşırken yoksul halkımız, örtünmeyle cevap vermekte, estetikten uzak, ''kaba bir tepki'' yle türbana belenmekte. Sorunlarına çözüm bulamayan halkımız, ne yapacağını bilemeyince, devletimizi biraz da kızdırmak amacıyla türbana bürünüyor. Devletimiz, soru soranı nasıl döverek seviyorsa, halkımız da devletimizi kızdırarak seviyor galiba. Bütün bunlara siyasetçilerimiz de ikiye bölünerek yaklaşıyor. Bir grup, Devletimizin statükocu yaklaşımını savunurken toptan karşı tavır alıyor; bir grup da toptan türbancı oldu. Buna sosyologlar ''popülizm'' diyor. Zira, iktidara giden yolda kullanıyor, (türbancı oluyor), sonra da unutuveriyorlar. İktidara gelince yine türbanı ''savunuyor gibi'' yapmak rahatlatıyor siyasetçiyi ve sorun sahibini. Hatta giderek sanki bu sorunu çözmüşler de şimdi bir de ''etek'' le uğraşmaya başladılar. Güzel bir halk deyimimiz vardır; ''Her şeyim bitti, kaldı sakal tarağım!'' diye...

Sizi biraz geriye götüreyim... 1516'da, Yavuz Selim' in ünlü kanunnamesi, Zinada recmi (taşlayarak öldürme) kaldırır, onun yerine Mecidiye Cezası (para cezası) koyar:

''Bir kimsenin zina yaptığı şeran sabit olursa, o kimsenin geliri 1000 akçe veya daha fazla olursa, bu da mahkemece tespit edilmiş ise böyle zengin kimselerden 400 akçe ceza alınır. Aynı şartları haiz orta halli birisinden 200 akçe, fakir olanından 40 akçe, çok daha yoksul olanından 30 akçe alınır. Kadını çeşme başında rahatsız edenden iki sopa başına bir akçe ceza alınır. Kadının haberi olmadan kimse hapsedilemez, keza cürmün icap ettirdiğinden fazla para alınamaz'' ...

500 yıl sonra modern Türkiye Cumhuriyeti neyi tartışıyor... Yarabbim! Bütün bunların altında güncel sorunları çözmek yerine, sorundan kaçmak için gündem karartıyorlar. Şimdi esas sorun, iş ve aştır. Açlık sınırına dayanan halkımız oyalanıyor. Bir müddet sonra ülkemizde tek tip insan modeli göreceksiniz. Unla beslenen halkım, tek tip örtünürse hiç şaşırmayın. Bunu siyasal İslamın başarısına değil, olsa olsa yönetimlerin aczine bağlamak gerek.


PDF OLARAK İNDİR

Bu İçeriği Beğendiyseniz Beğen Butonuna Tıklayınız!
Bu Haberin Aramalarda İlk Sayfalarda Çıkmasını İstiyorsanız + 1 Butonuna Tıklayınız!

Sayfa Başına GitGeri Git
1 (1)








Lütfen tüm alanları doldurun. Girdiğiniz bilgiler kesinlikle yayınlanmayacak, başka bir amaçla kullanılmayacaktır.

İÇERİK ARA

Aranacak Kelime